Göz ve Renkler

İrisimiz Işık seviyesi parlak ise kapanır, ışık seviyesi düşükse açılır. Retinanızın ışık değişimlerine uyum sağlaması vakit alır. Bu, retinamızın bulanmasıyla birlikte tembel körlüğe neden olabilir.

Ekranınızdan gelen ışık seviyesi çok yükseğe ayarlanırsa, görmeniz gereken şeyi görmezsiniz. Kısacası detay kaybederseniz ki bu bir tv’nin asıl görevini bile yerine getiremiyor olması demektir.

TV izlemek gerçek hayatı izlemek gibi değildir. Tv de Işık sürekli düzensiz hızlarda değişmektedir. Yanlış ışık şiddeti ile ayarlanmış ekran gözlerimizi hem yorar hem de zarar görmesine neden olabilir.

İzleme alışkanlıkları ve doğru panel seçimi çok önemlidir. Parlatılmış ekranlar mağaza ortamında tercih sebebi gibi görünebilir fakat bu oldukça yanlış bir satış stratejisidir. Asla aşırı parlatılmış bir ekran tercih sebebimiz olmamalıdır. Eğer ekranımız çok parlak ise, görmeniz gereken şeyleri göremeyiz ve dolayısıyla detay kaybederiz.

Gözlerimiz; Retina, çubuklar ve koniler olarak bilinen çeşitli ışık algılama hücreleri ile kaplıdır. Gözbebeğimizin içinden giren ışık, sonunda retinaya çarpar. Retina üzerindeki çubuklar ışığın yoğunluğuna duyarlıdır, koniler ise retinanın renk algılayıcı hücreleridir. Üç çeşit koniye sahibiz. Kırmızı, yeşil ve mavi.

İnsan gözü yaklaşık 120 milyon çubuk ve yaklaşık 6 milyon koniye sahiptir. Konilerin yaklaşık% 64’ü kırmızıya duyarlıdır, yaklaşık% 32’si yeşil ve% 2’si maviye duyarlıdır. “Mavi” koniler en yüksek hassasiyete sahiptir.

Standart RGB renk sistemi, ışığın tüm renklerinin bu üç rengin kombinasyonları olarak temsil edilebilmesine dayanmaktadır.

Ekran kalibrasyonunun en önemli adımlarından bir tanesi olan renk konusunda, ana renkler olan RGB ve ara renkler olan CMY renklerinin konumlandırılmasıdır. Çok hassas ölçüm teknikleri ile hesaplamalarını yapıp olması gereken değerlerin belirlenmesi gerekmektedir. Bu renkler; Renk uzayında 3 eksendedir. Her bir eksenin spesifik özellikleri bulunmaktadır. Eksenler (X,Y,Z) Renk parlaklığı, Renk Doygunluğu ve Renk Tonu matematiğine göre belirlenir/ölçümlenir/hesaplanır ve en sonunda ekran menülerine işlenir. Tüm bu ölçümlemeler ISF kalibrasyon standartları çerçevesinde yapılmaktadır.

Kullanıcıların çok büyük bir kısmı ekranlarını kalibrasyon olmadan izlemektedir. Yani ortada yanlış bir izlenim durumu var fakat kullanıcılar bunun farkında olmadığı gibi bu yanlış izlenimi doğruymuş gibi düşünmektedirler. Bu biraz da psikolojik ve alışkanlık kaynaklıdır. Biz Kalibratörlerin yaşadığı en büyük problemlerden biriside bu algıyı değiştirmektir. Gerçek olan doğruyu raporlama ve görsel olarak izah etmemiz gereklidir.

Bu büyük değişimin keyfini televizyonunuzu kullandıkça çok daha iyi anlayabilirsiniz. Kalibrasyondan sonra “avatar” filmini bir kez daha izlemenizi tavsiye ederim J